Refakatçi – refakatçiler hakkında.
Uzun zamandır yazmıyordum.
Yazmama sebebim ise çok fazla yanlış anlaşılmaya sebebiyet
vermemdi. Yazdıklarımın tamamını okumadan sadece bir kısmı ile benzeştirip
yorum yazanlardı.
Hep anlattığım gibi tüm hastalıklar kaleydeskop gibidir.
Hastanın yaşı, cinsiyeti, bulunduğu hastane, hastalığın oluş sebebi, geçmişi
çok farklılıklar gösterir. Tek ortak nokta “yoğun bakımda olma”. Bu sebeple her
hastanın durumu farklı ama en çok aranan konu “yoğun bakımda beyin hasarı”. Her
hasta yakınına söylediğim cümle; ben doktor değilim, şifacı değilim kâhin hiç
değilim. Sadece yaşadıklarımı anlatarak biraz moral vermeye çalışıyorum. Gelen
sorulara da yaşadıklarımla benzeştirip ve sorup soruşturup cevap yazmaya
çalışıyorum.
Facebook sayfamız ve blog yazılarım sayesinde yirmi bin
okumadan fazla oldu. İki yüz elli kişiden fazla hasta yakınıyla temas kurduk.
Bu temaslar esnasında sadece dertleştiklerimiz oldu. Yakınını kaybedip
dertleşenler, tüm süreci yakinen bildirenler, yardım isteyenler oldu.
Yazdıklarım sayesinde ulaşanlardan bir ağ kurduk ve ben benzer hasta
yakınlarıyla irtibatlandırdıklarımız oldu. Çıkış yolu arayan kişilerin çaresizliğini
bildiğimden oldukça hızlı cevap vermeye çalıştım. Telefonla konuştuklarımız, bir yerde oturup
dertleştiklerimiz ve telefonla arayanlar oldu. Bazılarını ziyaret ettim.
Ziyaretine gittiğimiz hastalarla ve hasta yakınlarıyla arkadaş olduk.
Ziyaretine gittiğim hastalar ile ilgili en önemli gözlemim şu oldu.
Refakatçi olmak.
Hastanız ne istediğini bilemez. Önemli olan sizin hastanın
ne istediğini anlamanız. Bu sebeple refakatçinin hastayı yakın tanıyan bir kişi
olmasına özen gösterin. Bir gün hala oğlu, bir gün teyze kızı gelsin de yanında
dursun şeklinde hasta refakatçisi olunmaz. Hastanın olası iyileşme ya da kötüleşme
süreci tek refakatçisinin gözlemi sayesinde yansıtılır. Doktor da hemşire de
kontrole geldiğinde aynı kişiden bilgi almalıdır. Günlük gelen refakatçilerden
kaçı hastanın aspirasyon ihtiyacı olduğunu anlayabilir? Sürekli kalan refakatçi
her hareketi gözlediğinden hastadaki ihtiyacı anlar ve destek ister. Oysa
günübirlik gelenler sadece hastanede yanında kalmış olmaktan başka fayda
sağlayamaz.
Her gece yanında nöbetleşe kalan akrabalar bilin ki; “çok
sevdiğinizden yaptığını düşündüğünüz bu görev aslında hasta için hiç de iyilik
değil”.
Bir konu daha var. Fizyoterapistin yapmak için geldiği fizik
tedavi öyle günde bir saat sürmez. Doktor gittikten sonra hastanıza aynı
hareketleri tekrarlatmanız gerek. Sadece fizyoterapistin yaptıklarıyla iyi
olacağını düşünmeyin. Gün içinde belli periyotlarla benzer hareketleri
hastanıza yaptırın. Gücünüzün yettiğince uygulayın. Sadece yanında kalmakla
refakatçi olunmaz.
Ben bu konuda çok şanslıydım. Eşim tüm süreçte tek gün dahi
yanımdan ayrılmadı. Gerek yoğun bakım süresinde gerekse yoğun bakım sonrası
tedavi süresince tek gün dahi yanımdan ayrılmadı. Yoğun bakımda kaldığım
yaklaşık iki ay boyunca hastane koridorunda yattı kalktı. Ve sonrasında
hastanede hep yanımdaydı. Hastanede hemşirelerin “siz eve gidin bir gün biz
bakarız”, doktorumuzun zaman zaman “sen git işine gücüne bak, gece gelirsin”
demesine rağmen gitmedi. Bir tek gün bile yılmadan, gocunmadan yanımda kaldı. Bütün
fizik tedavi işlemlerini fizyoterapistimiz ayrıldıktan sonra uyguladı. Her
derdimi anladı. Konuşamıyorken gözümden ne istediğimi anladı. Hangi gün hangi
saatte ne yapılması gerektiğini öğrendiğinden olan biten her şeyi kontrol
edebildi.
Beni mucize olarak görenler var. Elbette çok acılı bir
süreçten çıktım ancak mucize ben değilim. Ben mucizenin kendisiysem bu
mucizenin sahibi @beyhanakman.
Sevgiyle kalın.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta
yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale
ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere
tüm deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda
paylaşırsanız pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil