18 Temmuz 2017 Salı

Yoğun bakımda hissettiklerim 3

Yoğun bakımda hissettiklerim 3
Rüyalar gördüm bir sürü. Ama ne rüyalar. Gördüğüm rüyaları hatırladığım tek zaman yoğun bakım süreciydi.
Niyeyse her gördüğüm rüyada peşimde ya hasta bakıcılar vardı. Ya da yoğun bakım yatağıyla başka bir yerlerde yatıyordum.
·         Kadıköy,
Rüyada Kadıköy görmek? Ne demektir bilemem, çok sevdiğim bir yer olduğundan mıdır bilinmez hep  bir yerlerde Kadıköy vardı. Ben Kadıköy’ü çok farklı şekilde gördüm. Bir keresinde ofisime kaçtığımı gördüm. Niyeyse ben yattığım yeri Sultanahmet sanıyordum. Nerede olduğumu hiç bilmediğimden sanırım. Gündüz gözü yoğun bakımdan yürüyerek çıktım. Bir taksiye atladım. Kadıköy’e geldim. Ofisimin tam karşısındaki simitçinin olduğu yere gelmişim. Ofisimi görüyordum. Ama niyeyse gidemiyordum. Uzaktan öylece bakabiliyordum sadece. O simitçi yoktu ama bir fastfood tavuk restoranı olmuştu. Ben orada tavuk söyledim. ( Bu arada tavuk hiç sevmem ) Bana tavuk veren kız bir baktım bizim tombul hemşire. Beni tanıdılar hemen. Bir ikram falan. Çok iyi geldi. Sonra bir baktım, tavukçudaki dolapları tanıyorum bir yerlerden. Onlar benim yatağımın karşısındaki bütün duvarı kaplayan dolaplar. Ve dolabın karşısında bizim hasta bakıcılar. Yine geyik yapıyorlar. Onları masama çağırdım ve fırçaladım.
-          Kardeşim burası iş yeri, yüksek sesle konuşmayın.Dükkanda bir sürü müşteri var falan.
Sana ne ki? Herhalde önceden verdiğim eğitimlerdeki garsonlardan biri sanmıştım. Oldum olası müşteri önemi ile ilgili hassasımdır. İşim eğitmenlikti ya o yüzden herhalde ben de yine eğitimdeyim falan diye düşünmüştüm. Bilemiyorum. Sonra beni tutup hastaneye götürdüler. Bir gözümü açtım. Yine o acayip yerdeyim. Ve ne olduğunu hala bilmiyorum.
·         Kadıköy 2,
Ben yine bir gün Kadıköy’de bahariye caddesinde eskiden bulunan Starbucks’a gelmişim. Orası ben hasta olmadan hemen önce kapandı ve yerinde bir hamburgerci var. Bunu bildiğim halde niye o kadar geriye gittiğimi bilmiyorum. Orada bir masaya oturmuşum. Su içmeyi deniyorum ama başaramıyorum. Dedim ya, su içmeyi unutmuşum diye. Herhalde bilinçaltı benim su içmem gerektiğini söylüyor. Deniyorum, beceremiyorum. Pipetle içmeye çalışıyorum, Cam şişe söylüyorum, pet şişe söylüyorum. Yok. Bildiğiniz beceremiyorum. Ben daha sonra yattığım hastanede de su içmeyi özlemiştim. Ama yoğun bakımdayken su içmeyi unuttuğumu bile bilmiyordum. Sonra boşları toplayan görevli geldi.
-          İçiyor musunuz ?
-          Yok başaramadım, kaldırabilirsiniz.
Dedim. Hop gözlerim açıldığında yine hastanedeyim. Bir baktım başımdaki erkek hastabakıcı o boşları toplayan görevli.
·         Kadıköy 3,
Bahariye caddesi ve ben bir bankadayım. Hasta yatağımla orada gördüm kendimi. Ama bu defa yalnız değilim. Etrafımda diğer yataklar var. Diğer hastalarla sıra bekliyoruz. Sıra numarası almışım bekliyorum. Ne sırası mı? Aspirasyon. Bir acıyla uyandım. Başımda iki tane hemşire aspirasyon yapıyor. Acıyla uyandım. Etrafımda aynı yataklar ve aynı hastalar.
·         Kadıköy 4,
Serasker caddesinde, ofisime çok yakın bir otopark vardır. Sürekli oraya arabamı bırakırdım. Tanırlar, severlerde beni. Orada daha önce yaşadığım bir anım var. Hastalanmadan önce bir Amerikan arabamız vardı. Şöyle 5,5 metre uzunluğunda. Onunla gittiğimde otoparkçı “abi, bunu getirme. Hiçbir yere sığmıyor “demişti. O otoparkta götürmüşler beni ve Oldsmobil’le. Ama yine ben o yatakla oraya gelmişim nasıl oluyorsa. Ve bu sefer bana” abi yatağı niye getirdin bunu nereye koyacağız. Hadi bunu (arabayı) anladık da yatak nereye sığacak” dedi. Yine gözlerimi açtım. Yine yatağımdayım. Nasıl olduğunu hiç bilmiyordum. Anlamıyordum, rüya mı gerçek mi?

·         Gürcistan,
Yattığım hastane sahipleri Gürcistan’da kapanmak üzere olan bir hastaneyi devralmak istemişler. Bütün yoğun bakım hastalarını oraya taşımışlar, o hastaneye. Deneyeceklermiş hastaneyi. Ama gittiğimiz hastane orman içinde ve zemin katta odalarımız. Hastane bitap durumda. Yıkılmış dökülmüş bir yer. Bir tek yataklarımız var. Ve sağ yanımdaki **** amca. Oraya da getirmişler yaşlı amcayı. Neyse hastanenin temizliğini bizim hasta bakıcılar yapıyor. Hemşireler falan hepsi temizlik işinde. Yahu sesim duyulmuyor. Bir sıkıntım var bakmıyorlar. İşaretlerimle anlıyorlardı ya, yok bu sefer. Kimse ilgilemiyor. Hastanenin kapısı falan açık. Bir hava giriyor içeri, çok güzel. Eşim geliyor yanıma ve başucuma oturuyor. Benimle sohbet ediyor. Hastane leş gibi bir yer ama bana kızımı almadıklarını söylüyor.  Yağmur yağıyormuş dışarda, onu anlatıyor. Uçakla geldiklerini ve gece uçağıyla döneceklerini, kızımın ve kardeşimin geldiğini ama almadıklarını söylüyor. Biraz kızıyorum galiba. Sonra gözümü açıyorum. Eşim baş ucumda, Her şeyin düzeleceğini, iyi olmaya başladığımı anlatıyor. Sonra yoğun bakıma sadece 10 dakikalığına girebildiğini söylüyor. Kızım girememiş içeriye. Gördüklerim kısmen doğruymuş. Dışarıda kızlarım bekliyormuş.  Uyanmışım gerçekliğe. Sonra hemşire çıkartıyor onu. Ve ben yine kalıyorum dümdüz yatakta.
·         Taksim otopark,
Taksim’de TRT’nin altında bir kapalı otopark vardır. Oraya taşımışlar bizi. Her yer zifiri karanlık. Sadece başımdaki tıbbi ekranlar görünüyor. Orada kızım geliyor yanıma. Her şeyin iyi olacağını söylüyor. Bana bir hediye getirdiğini söylüyor. Ahşaptan yapılmış bir şey. Her şeyin doğal olduğunu ve orayı yeni keşfettiği bir yer olduğunu söylüyor bana. Oraya birlikte gideceğimizi söylüyor. Rüya içinde rüya görmeye başlıyorum. Hayal kuruyorum. Orman içinde bir yer. Her şey ağaçtan. Oradayız ve şehir unutulmuş. Her şey yeşil ve ahşap renkleri. Orada içki içiyoruz. Yemek yiyoruz birlikte. Tabak çanak, şarap kadehi her şey ağaçtan. “Paran var mı” diye soruyorum.” Burada para geçmiyor” diyor. Komünizmimden öte bir yer. Güzel geliyor bana. O rüyadan çıkıp kızımı görüyorum. “Dediğin yeri hayal ettim. Güzeldi, buradan çıkınca oraya yerleşelim” diyorum. Ardından gidiyor. Kalıyorum yine karanlıkta. Uyandığımda hasta bakıcılar var başımda. Belli ki sabah olmuş. Uyandığım için kızıyorum kendime. Güzel rüyaydı.
·         Çağlayan otopark,
Bir ara ben Çağlayan’da evimize çok yakın otoparkta taşındığımızı düşünüyordum. Evimize çok yakın olduğundan rüyamda çıkıp eve gidip geliyordum. Bir ara yürürken far ettim ki bizim sokağın başına bir plak yapımcısı açılmış. Öyle merdiven altında plakçı mı olur derken beni içeri davet ettiler. Öyle karanlık, dumanlı bir yerdi. Gel seninle müzik yapalım diyorlardı bana. Bir baktım içerde Ümit Besen oturuyor. Çok alakasız evet. Oturmuş sohbet ediyoruz. O melekli kaset kapağı vardır ya, tam öyle kanatları vardı. Ne zaman ve nasıl uyandığımı hatırlayamıyorum. Sevmediğimden kısa sürmüştü herhalde.
·         Biga,
Yoğun bakımı olduğu gibi Biga’ya taşımışlar. Ne zaman ve nasıl oldu bilmiyorum ama beni götürmüşler. Yine sağ yanımda **** amca. Biga’daki D….ş fabrikasının sahibi fabrikanın içine bir yoğun bakım ünitesi kurmuş. Beni oraya götürmüşler. Eşimin kuzenleri de hasta bakıcı orada. Ben çıkmak istediğimi görmek istiyorum. Beni çıkartıp kaçırmaya çalışıyorlar ama başaramıyorlar. Bütün gün beni çıkarmalarını istiyorum. Eşim geliyor.
-          Çıkarmaya uğraşıyoruz ama buranın doktorları çok sert. İzin vermiyorlar.
-          Kaçırın
-          Yok annem burada onlar da seni görmek istiyorlar. Bakalım A….. bir şeyler deneyecek.
Diyor. Sonrasında beni bir Toros otomobile bindirmeye çalışıyorlar. Olmuyor doktorlar yakalıyorlar. Hop aspirasyon. Ceza veriyorlar belli.
·         Sultanahmet,
Bir yoğun bakım taşıması daha. Ama bu çok saçma. Beni Sultanahmet’ de külliye gibi bir yere getirmişler ben yine yataktayım ama etrafımda turistler var. Bir şeyler bakıyorlar. Bizim hasta bakıcılar bizi unutup satış yapmaya çalışıyorlar. Sonra patron geliyor. “İşler çok kötü, hastaneyi buraya taşıdık. Buradaki dükkanla birleştirdik” diyor. Çok saçma elbette ama rüya işte. Neyse gece geç olmuş, bizim hasta bakıcılar paspas yapıyorlar. Bir uyandım başımda paspas yapıyorlar. Ama bu sefer yoğun bakımda.
·         Kuzenler çiftlik kurmuş,
Kuzenim Ezine’de bir çiftlik kurmuş. Kardeşim de ben de oradayız. Kardeşim onların işlerini idare ediyor. Kuzenlerim çok zenginlermiş aslında ve işleri çok iyiymiş. Ama bir sıkıntıları olmuş. “Gel bize yardım et” diyorlar. Ah bir ayağa kalkabilsem…
·         Kadıköy’de çikolatacı,
Futbolu hiç sevmem ama çikolatayı severim. Fenerbahçe’nin efsane futbolcusu Lefter Kadıköy’de ülkenin en iyi çikolata işini yapıyormuş. Rüya bu her şey olabilir. Bahariye’nin sonunda Eyfel pastanesi vardır. Çok eski ve çok bilinen bir mekandır. Orada bu işi yapıyorlar. Baba mesleğiymiş ve gelecek nesillerde sırlarını kime vereceklerini bilmiyorlarmış. Benimle tanışıp bana bu sırrı verebileceklerine inandıklarını söylüyor. Ben o sırada yine yoğun bakım yatağında yatıyorum ama. Neyse sanırım birkaç görüşmeden sonra ben bu yükü taşıyabileceğime inanıyorum. Gidiyoruz yatağımla falan. Anlatıyorlar bana. Sonra bu sırrı bana öğreten kişi ölüyor. Ben bu yükü tek başıma taşıyamayacağımdan gidip bu işin varisi olan kişiyi buluyorum. Kadıköy Moda’da bir sahaf işletiyormuş. Oraya gidip emaneti teslim ediyorum. Ama oradaki sohbete ve ambiyansa hayran kalıp oraya yerleşmeyi düşünüyorum. Sonra nerede uyandığımı bilmeden uyanıyorum. O rüya iyiydi be.
·         Yemek işi,
Bu arada nasıl oluyorsa önceki rüyamda gidip geldiğim lüks çikolatacıda eski bir arkadaşımla karşılaşmışım. Konuştuğumuzda Kendi evlerine gidebileceğimi, evlerinde yoğun bakımda yatan kayınpederi olduğundan hastaneyi eve taşıdıklarını söyledi. Beni oraya götürdüler. Bir de ne göreyim. Kayınpeder sağ yanımda yatan ***** amca. Neyse bir şekilde yaşam başlıyor orada. Ama ben her zamanki ben olarak hasta bakıcılara karışıyorum. Yapamıyorlar işlerini. Onlara öfkeleniyorum. Yoğun bakım tecrübem var ya, ille bunu onlara aktarmam lazım.
“Siz de işinizi iyi yapın kardeşim. “
Neyse arkadaşımın eşi bir iş kurmak istiyormuş. Ben ona ev yemeği işine girmesini tavsiye ediyorum. Gidiyoruz birlikte. Tabi beni yatağımla taşıyorlar her yere. Karaköy civarında küçük bir dükkan açıyoruz onlara.  Ben yine engin tecrübelerimi orada da kullanıyorum. Menü hazırla Gürkan, içerik reçeteleri hazırla Gürkan.
Anlayacağınız rüyalarımda bile çalışmak var.
Hani şu hayatımı kaybediyormuşum da geri dönmüşüm gibi olan çalışma.
Sevgiyle kalın.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere tüm deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan