Yoğun bakımda hissettiklerim 3
Rüyalar gördüm bir sürü. Ama ne rüyalar. Gördüğüm rüyaları
hatırladığım tek zaman yoğun bakım süreciydi.
Niyeyse her gördüğüm rüyada peşimde ya hasta bakıcılar
vardı. Ya da yoğun bakım yatağıyla başka bir yerlerde yatıyordum.
·
Kadıköy,
Rüyada Kadıköy görmek? Ne demektir bilemem, çok sevdiğim bir
yer olduğundan mıdır bilinmez hep bir
yerlerde Kadıköy vardı. Ben Kadıköy’ü çok farklı şekilde gördüm. Bir keresinde
ofisime kaçtığımı gördüm. Niyeyse ben yattığım yeri Sultanahmet sanıyordum.
Nerede olduğumu hiç bilmediğimden sanırım. Gündüz gözü yoğun bakımdan yürüyerek
çıktım. Bir taksiye atladım. Kadıköy’e geldim. Ofisimin tam karşısındaki
simitçinin olduğu yere gelmişim. Ofisimi görüyordum. Ama niyeyse gidemiyordum.
Uzaktan öylece bakabiliyordum sadece. O simitçi yoktu ama bir fastfood tavuk
restoranı olmuştu. Ben orada tavuk söyledim. ( Bu arada tavuk hiç sevmem ) Bana
tavuk veren kız bir baktım bizim tombul hemşire. Beni tanıdılar hemen. Bir
ikram falan. Çok iyi geldi. Sonra bir baktım, tavukçudaki dolapları tanıyorum
bir yerlerden. Onlar benim yatağımın karşısındaki bütün duvarı kaplayan
dolaplar. Ve dolabın karşısında bizim hasta bakıcılar. Yine geyik yapıyorlar.
Onları masama çağırdım ve fırçaladım.
-
Kardeşim burası iş yeri, yüksek sesle
konuşmayın.Dükkanda bir sürü müşteri var falan.
Sana ne ki? Herhalde önceden verdiğim eğitimlerdeki
garsonlardan biri sanmıştım. Oldum olası müşteri önemi ile ilgili hassasımdır.
İşim eğitmenlikti ya o yüzden herhalde ben de yine eğitimdeyim falan diye
düşünmüştüm. Bilemiyorum. Sonra beni tutup hastaneye götürdüler. Bir gözümü
açtım. Yine o acayip yerdeyim. Ve ne olduğunu hala bilmiyorum.
·
Kadıköy 2,
Ben yine bir gün Kadıköy’de bahariye caddesinde eskiden
bulunan Starbucks’a gelmişim. Orası ben hasta olmadan hemen önce kapandı ve
yerinde bir hamburgerci var. Bunu bildiğim halde niye o kadar geriye gittiğimi
bilmiyorum. Orada bir masaya oturmuşum. Su içmeyi deniyorum ama başaramıyorum.
Dedim ya, su içmeyi unutmuşum diye. Herhalde bilinçaltı benim su içmem
gerektiğini söylüyor. Deniyorum, beceremiyorum. Pipetle içmeye çalışıyorum, Cam
şişe söylüyorum, pet şişe söylüyorum. Yok. Bildiğiniz beceremiyorum. Ben daha
sonra yattığım hastanede de su içmeyi özlemiştim. Ama yoğun bakımdayken su
içmeyi unuttuğumu bile bilmiyordum. Sonra boşları toplayan görevli geldi.
-
İçiyor musunuz ?
-
Yok başaramadım, kaldırabilirsiniz.
Dedim. Hop gözlerim açıldığında yine hastanedeyim. Bir
baktım başımdaki erkek hastabakıcı o boşları toplayan görevli.
·
Kadıköy 3,
Bahariye caddesi ve ben bir bankadayım. Hasta yatağımla
orada gördüm kendimi. Ama bu defa yalnız değilim. Etrafımda diğer yataklar var.
Diğer hastalarla sıra bekliyoruz. Sıra numarası almışım bekliyorum. Ne sırası
mı? Aspirasyon. Bir acıyla uyandım. Başımda iki tane hemşire aspirasyon
yapıyor. Acıyla uyandım. Etrafımda aynı yataklar ve aynı hastalar.
·
Kadıköy 4,
Serasker caddesinde, ofisime çok yakın bir otopark vardır.
Sürekli oraya arabamı bırakırdım. Tanırlar, severlerde beni. Orada daha önce
yaşadığım bir anım var. Hastalanmadan önce bir Amerikan arabamız vardı. Şöyle
5,5 metre uzunluğunda. Onunla gittiğimde otoparkçı “abi, bunu getirme. Hiçbir
yere sığmıyor “demişti. O otoparkta götürmüşler beni ve Oldsmobil’le. Ama yine
ben o yatakla oraya gelmişim nasıl oluyorsa. Ve bu sefer bana” abi yatağı niye
getirdin bunu nereye koyacağız. Hadi bunu (arabayı) anladık da yatak nereye
sığacak” dedi. Yine gözlerimi açtım. Yine yatağımdayım. Nasıl olduğunu hiç
bilmiyordum. Anlamıyordum, rüya mı gerçek mi?
·
Gürcistan,
Yattığım hastane sahipleri Gürcistan’da kapanmak üzere olan
bir hastaneyi devralmak istemişler. Bütün yoğun bakım hastalarını oraya
taşımışlar, o hastaneye. Deneyeceklermiş hastaneyi. Ama gittiğimiz hastane
orman içinde ve zemin katta odalarımız. Hastane bitap durumda. Yıkılmış
dökülmüş bir yer. Bir tek yataklarımız var. Ve sağ yanımdaki **** amca. Oraya
da getirmişler yaşlı amcayı. Neyse hastanenin temizliğini bizim hasta bakıcılar
yapıyor. Hemşireler falan hepsi temizlik işinde. Yahu sesim duyulmuyor. Bir
sıkıntım var bakmıyorlar. İşaretlerimle anlıyorlardı ya, yok bu sefer. Kimse
ilgilemiyor. Hastanenin kapısı falan açık. Bir hava giriyor içeri, çok güzel.
Eşim geliyor yanıma ve başucuma oturuyor. Benimle sohbet ediyor. Hastane leş
gibi bir yer ama bana kızımı almadıklarını söylüyor. Yağmur yağıyormuş dışarda, onu anlatıyor. Uçakla
geldiklerini ve gece uçağıyla döneceklerini, kızımın ve kardeşimin geldiğini
ama almadıklarını söylüyor. Biraz kızıyorum galiba. Sonra gözümü açıyorum. Eşim
baş ucumda, Her şeyin düzeleceğini, iyi olmaya başladığımı anlatıyor. Sonra
yoğun bakıma sadece 10 dakikalığına girebildiğini söylüyor. Kızım girememiş
içeriye. Gördüklerim kısmen doğruymuş. Dışarıda kızlarım bekliyormuş. Uyanmışım gerçekliğe. Sonra hemşire
çıkartıyor onu. Ve ben yine kalıyorum dümdüz yatakta.
·
Taksim otopark,
Taksim’de TRT’nin altında bir kapalı otopark vardır. Oraya
taşımışlar bizi. Her yer zifiri karanlık. Sadece başımdaki tıbbi ekranlar
görünüyor. Orada kızım geliyor yanıma. Her şeyin iyi olacağını söylüyor. Bana
bir hediye getirdiğini söylüyor. Ahşaptan yapılmış bir şey. Her şeyin doğal
olduğunu ve orayı yeni keşfettiği bir yer olduğunu söylüyor bana. Oraya
birlikte gideceğimizi söylüyor. Rüya içinde rüya görmeye başlıyorum. Hayal
kuruyorum. Orman içinde bir yer. Her şey ağaçtan. Oradayız ve şehir unutulmuş.
Her şey yeşil ve ahşap renkleri. Orada içki içiyoruz. Yemek yiyoruz birlikte.
Tabak çanak, şarap kadehi her şey ağaçtan. “Paran var mı” diye soruyorum.”
Burada para geçmiyor” diyor. Komünizmimden öte bir yer. Güzel geliyor bana. O
rüyadan çıkıp kızımı görüyorum. “Dediğin yeri hayal ettim. Güzeldi, buradan
çıkınca oraya yerleşelim” diyorum. Ardından gidiyor. Kalıyorum yine karanlıkta.
Uyandığımda hasta bakıcılar var başımda. Belli ki sabah olmuş. Uyandığım için
kızıyorum kendime. Güzel rüyaydı.
·
Çağlayan otopark,
Bir ara ben Çağlayan’da evimize çok yakın otoparkta
taşındığımızı düşünüyordum. Evimize çok yakın olduğundan rüyamda çıkıp eve
gidip geliyordum. Bir ara yürürken far ettim ki bizim sokağın başına bir plak
yapımcısı açılmış. Öyle merdiven altında plakçı mı olur derken beni içeri davet
ettiler. Öyle karanlık, dumanlı bir yerdi. Gel seninle müzik yapalım diyorlardı
bana. Bir baktım içerde Ümit Besen oturuyor. Çok alakasız evet. Oturmuş sohbet
ediyoruz. O melekli kaset kapağı vardır ya, tam öyle kanatları vardı. Ne zaman
ve nasıl uyandığımı hatırlayamıyorum. Sevmediğimden kısa sürmüştü herhalde.
·
Biga,
Yoğun bakımı olduğu gibi Biga’ya taşımışlar. Ne zaman ve
nasıl oldu bilmiyorum ama beni götürmüşler. Yine sağ yanımda **** amca.
Biga’daki D….ş fabrikasının sahibi fabrikanın içine bir yoğun bakım ünitesi
kurmuş. Beni oraya götürmüşler. Eşimin kuzenleri de hasta bakıcı orada. Ben
çıkmak istediğimi görmek istiyorum. Beni çıkartıp kaçırmaya çalışıyorlar ama
başaramıyorlar. Bütün gün beni çıkarmalarını istiyorum. Eşim geliyor.
-
Çıkarmaya uğraşıyoruz ama buranın doktorları çok
sert. İzin vermiyorlar.
-
Kaçırın
-
Yok annem burada onlar da seni görmek
istiyorlar. Bakalım A….. bir şeyler deneyecek.
Diyor. Sonrasında beni bir Toros otomobile bindirmeye
çalışıyorlar. Olmuyor doktorlar yakalıyorlar. Hop aspirasyon. Ceza veriyorlar
belli.
·
Sultanahmet,
Bir yoğun bakım taşıması daha. Ama bu çok saçma. Beni
Sultanahmet’ de külliye gibi bir yere getirmişler ben yine yataktayım ama
etrafımda turistler var. Bir şeyler bakıyorlar. Bizim hasta bakıcılar bizi
unutup satış yapmaya çalışıyorlar. Sonra patron geliyor. “İşler çok kötü,
hastaneyi buraya taşıdık. Buradaki dükkanla birleştirdik” diyor. Çok saçma
elbette ama rüya işte. Neyse gece geç olmuş, bizim hasta bakıcılar paspas
yapıyorlar. Bir uyandım başımda paspas yapıyorlar. Ama bu sefer yoğun bakımda.
·
Kuzenler çiftlik kurmuş,
Kuzenim Ezine’de bir çiftlik kurmuş. Kardeşim de ben de
oradayız. Kardeşim onların işlerini idare ediyor. Kuzenlerim çok zenginlermiş
aslında ve işleri çok iyiymiş. Ama bir sıkıntıları olmuş. “Gel bize yardım et”
diyorlar. Ah bir ayağa kalkabilsem…
·
Kadıköy’de çikolatacı,
Futbolu hiç sevmem ama çikolatayı severim. Fenerbahçe’nin
efsane futbolcusu Lefter Kadıköy’de ülkenin en iyi çikolata işini yapıyormuş.
Rüya bu her şey olabilir. Bahariye’nin sonunda Eyfel pastanesi vardır. Çok eski
ve çok bilinen bir mekandır. Orada bu işi yapıyorlar. Baba mesleğiymiş ve
gelecek nesillerde sırlarını kime vereceklerini bilmiyorlarmış. Benimle tanışıp
bana bu sırrı verebileceklerine inandıklarını söylüyor. Ben o sırada yine yoğun
bakım yatağında yatıyorum ama. Neyse sanırım birkaç görüşmeden sonra ben bu
yükü taşıyabileceğime inanıyorum. Gidiyoruz yatağımla falan. Anlatıyorlar bana.
Sonra bu sırrı bana öğreten kişi ölüyor. Ben bu yükü tek başıma
taşıyamayacağımdan gidip bu işin varisi olan kişiyi buluyorum. Kadıköy Moda’da
bir sahaf işletiyormuş. Oraya gidip emaneti teslim ediyorum. Ama oradaki
sohbete ve ambiyansa hayran kalıp oraya yerleşmeyi düşünüyorum. Sonra nerede
uyandığımı bilmeden uyanıyorum. O rüya iyiydi be.
·
Yemek işi,
Bu arada nasıl oluyorsa önceki rüyamda gidip geldiğim lüks
çikolatacıda eski bir arkadaşımla karşılaşmışım. Konuştuğumuzda Kendi evlerine
gidebileceğimi, evlerinde yoğun bakımda yatan kayınpederi olduğundan hastaneyi
eve taşıdıklarını söyledi. Beni oraya götürdüler. Bir de ne göreyim. Kayınpeder
sağ yanımda yatan ***** amca. Neyse bir şekilde yaşam başlıyor orada. Ama ben
her zamanki ben olarak hasta bakıcılara karışıyorum. Yapamıyorlar işlerini.
Onlara öfkeleniyorum. Yoğun bakım tecrübem var ya, ille bunu onlara aktarmam
lazım.
“Siz de işinizi iyi yapın kardeşim. “
Neyse arkadaşımın eşi bir iş kurmak istiyormuş. Ben ona ev
yemeği işine girmesini tavsiye ediyorum. Gidiyoruz birlikte. Tabi beni
yatağımla taşıyorlar her yere. Karaköy civarında küçük bir dükkan açıyoruz
onlara. Ben yine engin tecrübelerimi
orada da kullanıyorum. Menü hazırla Gürkan, içerik reçeteleri hazırla Gürkan.
Anlayacağınız rüyalarımda bile çalışmak var.
Hani şu hayatımı kaybediyormuşum da geri dönmüşüm gibi olan
çalışma.
Sevgiyle kalın.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta
yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale
ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere tüm
deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız
pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan