Bu gün.
Bu gün anılarıma biraz ara vermek istedim. Kardeşimin
ameliyatı vardı. Basit bir kapalı ameliyattı. Safra kesesini, ameliyatla
aldılar. Toplamda gitmesi, gelmesi kırk
beş dakika sürdü ama bekleyenler için oldukça uzun sürüyormuş. Ameliyat basitti
ama beklerken beklemenin ne kadar zor olduğunu gördüm. Beni bekleyenler
Günlerce hatta aylarca beklemişti. Hastayken bunu anlayamıyorsun. Özellikle bilincin
kapalıyken hastaneye getirildiysen farkında bile değilsin. Zormuş.
Saat 8 de alıyorlar dediler gittik. Meğer verilen saat
sıralama içinmiş. Bekledik üç buçuk saat. Koridorda beklerken insanların
endişelerini gördüm. Sedye bulunamadığı için tekerlerli sandalyeyle götürülen
bir hanım vardı. Evet hastanede sedye bulunamamıştı, garp ama gerçek. Tam
asansöre girmek üzereyken sedye geldi. Geri götürdüler ve sedyeye yatırılmış
halde yeniden asansöre götürdüler. Hasta sandalyedeyken gülümsüyordu. Sedyeye
yatırıldığında endişelenmişti. Bekleyenler moral vermeye çalışsa da yüzündeki
endişe görünüyordu. Gitti. Uzun beklediğimizden bize sıra gelmeden geri
getirdiler. Ameliyat endişesinden çok acı vardı gelirken. İyileşmiştir umarım.
Beklerken, bekleyen insanları gözledim. Hasta yakınları
basit bir ameliyata giren hastalarını beklerken ne kadar endişeleniyormuş. Benim
ve beni okuyanların hastaları gibi, bilinci kapalı ve ne zaman ve nasıl
uyanacağı belli olmayan hasta yakınlarının ne kadar stres ve sıkıntılı olduğunu
bir kez daha fark ettim.
Ben kırk beş dakikalık bir ameliyatı beklerken neler
düşündüm, neler gördüm. Aylarca hastasının iyi olabilme ihtimali duyabilmek
için yoğun bakımda beni ve benim gibi bekleyen hasta yakınlarının ne kadar zor
zamanlar geçirdiğini anladım.
Hastanın çektiği acı başka, hasta yakınlarının çektiği
sıkıntı başkaymış. Ben kardeşimin iyi olacağını bildiğim halde ne kadar
endişelendim. Ya onlar. Ne kadar zor günler geçirmişti kim bilir?
Hasta ve hasta yakınlarına çektiğimiz sıkıntıyı anlatırken
buldum kendimi. Kardeşim odasın çıktığında yanında yatan bir başka hasta vardı.
O da aynı sebepten yatıyormuş. Fen Edebiyat Fakültesinde hocaymış. Hemen
anlattım durumumu. Her şeyin iyi olacağını ve bu sıkıntıların kısa sürede
geçeceğini söylemeye çalıştım. Bu ara yapabildiğim en iyi ve benim için önemli
şey bu ne de olsa.
Onu ve kardeşimi
yatırdıkları yatak benim uzun süre kaldığım yatakla aynı gibi. Etkilendim tabi
herkesi öyle görünce. Hemen aklıma
yatağın ucundaki dayanak geldi. Aşağıya doğru kaydığımda ayağım o dayanağa
çarpıyordu ve rahatsız oluyordum. Geçmişteki yatağımı düşündüm. Ne uğraşırdım
bu sıkıntımı fark ettirebilmek için. Beni yukarı çekebilecek hasta bakıcının
gelmesini beklerdim süresizce.
Bir de şu serum için elime takılan iğne. Bulamazlardı artık.
Delik deşik olmuştu ellerim.
Hasta için de zor, bekleyen için de.
Refakatçisi- eşim- bir günün ne kadar uzun sürdüğünü
söyleyince bir kez daha anladım sürenin uzunluğunu. Refakatçi olmak da zor. Ben
bekleyemedim işte. Şu anda yazımı yazma bahanesiyle dışarıdayım. Ve resmini
aşağıda paylaştığım bir manzarada çayımı yudumluyorum.
Herkese acil şifalar dilerim.
Sevgiyle kalın.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta
yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale
ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere tüm
deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız
pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan