23 Haziran 2017 Cuma

Kalp durması beyin hasarı?

Kalp durması beyin hasarı?
Tıp;
Kalp durmasının beyin üzerideki etkisi ( serebral hipoksi )
Kalp durduktan sonra 10-15 saniye içinde bilinç kaybolur. EEG trasesi (Elektroensefalografi - Beyin elektrosu) 4 saniye içinde değişir ve 20-30 saniye sonra düz çizgi halini alır. Beyin dokusunda PO2 ( Oksijen basınca ) 1 dakika içinde sıfıra iner. Hipoksik beyin hasarının esas nedeni kapillerlerdeki hasarın beyin ödemine ( şişme ) yol açmasıdır. Total serebral hipoksiden önce beyin glukoz düzeyinin yüksek olması, dolaşım durması sırasında gelişen hiperglisemiye eklenerek nörolojik hasarı artırabilir. Serebral hipoksinin diğer belirtileri, zorlu ve trakeal çekilme ile karaekterize solunum, terleme, ateş yükselmesi, pupil dilatasyonu ve nistagmustur. Ayrıca huzursuzluk, kasılma ve adelelerde seğirmeler, derin koma, taşikardi ve nihayet ölüm olur.

Dese de  inanın hemen oksijen verilebilirse bu oluyormuş. Deneyimledim. Diğer yazılarımda yazdığım gibi benim en büyük şansım bu durumun bir hastanede başıma gelmesi. Kalp durduğunda bir şekilde kalp masajı yapılır ve aynı anda oksijen verilirse bu mümkün.
Ha sorun kalmıyor mu?
Yaşanan oksijensiz geçen süre içinde elbette beynin bazı hücreleri ölüyor ancak bu hücrelerin fizik tedavi ile yenilenmesi mümkünmüş.
Aslında ölen hücreler sizin bir şeyleri unutmanızı sağlıyor. Yani görme, duyma gibi bir hücre değilse yani unutulabilen bir durumsa geri gelmesi mümkün.
Kendimden biliyorum. Yoğun bakımdan çıktığımda yatağın bir tarafına dönmeyi bile unutmuştum. Su içmeyi, oturmayı, yürümeyi, yemek yemeyi inanın her şeyi.
Oksijen tüpünden söküldüğümde nefes almay bile unutmuştum. Önce nefesten başladım sanırım. Sonrasında teker teker geri kazandım. Bunların hepsini teker teker bana öğreten http://www.orahayim.com hastanesine tekrar tekrar teşekkür ederim.
İlerde yazacağım, hastanede yatarken su içmeyi hayal ettim ve ilk isteğim su içmeyi öğrenmekti. Şu anda okuyana komik gelebilir ama inanın hastaneden bir an önce çıkıp Kadıköy’de bir kafede su içebilmeyi görüyordum rüyamda. O sırada eşim çay kaşığı ile dudaklarıma su sürüyordu sadece. İlerleyen zamanda bardaktan ya da pipetle su içmeyi de denettiler ancak her defasında bir yudum suyu dahi çıkartıyordum. Su içme alışkanlığımın geri gelmesi taburcu olduktan birkaç gün sonra evde deneye deneye geri geldi.
Ağrılı ve acılı geçen fizik tedaviden – yani ayak ve kollarımın esnek hale gelmesinden hemen sonra- yürümeyi öğrendim. Hastanede arada bir beni yürütmeye çalışıyorlardı ancak sadece adım atmaya ve ayakta durmayı öğretebilmişlerdi sadece. Sonrasın eve gelen fizyoterapistim sevgili Nihat Dağ sayesinde yeniden yürümeyi öğrendim. Evin koridorunda düz bir çizgide önce ileri sonra geri, sonra aynı hareketleri gözler kapalı deneyerek geri kazandım. Bu arada bir taraftan yemek yemeği bir taraftan kişisel ihtiyaçlarımı gidermeyi yeniden öğrenmeye başladım.
Bilmiyorum mucizemi dersiniz ama TC kimlik numarama kadar her şeyi hatırladım.
Demem şu ki; beyin hasarı atlatabilir durum. Öğrenmeye istekli ve bu durumu aşmaya gayretli olursanız.
Sözün özü;  Bora Ulukapı gibi bir hekim sayesinde hayata döndüm ve Sema Targut ve Nihat Dağ  sayesinde yaşama yeniden sarıldım.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere tüm deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan Akman