29 Ağustos 2017 Salı

Hastalıktan neler öğrendim.1 Devletin sağlık sistemi çökmüş.

Hastalıktan neler öğrendim.


Hastalığın iyisi kötüsü olmaz.
Hastalık hastalıktır. Her hastalık hem hasta için hem de sevenler için zormuş. Bu işin en can alıcı kısmı. Hele hele uzun soluklu bir durumsa iyice zormuş. Hasta da hasta yakınları da bu anlarda koluna girecek birilerini bekliyor.

Devletin sağlık sistemi çökmüş.

Maalesef şatafatlı açılışlarla bol bol hastane açsak da, her hastaneye yakışıklı bir tabela asılsa da bu işler gösterişle olmuyor. Apartmandan bozma üniversitelerde eğitim almış ya da yurt dışında parayı basıp uzmanlığını almış doktorlar değil, bize mesleğini insanlığa hizmet olarak gören tıpçılar gerek. İşini çok iyi yapan ve insana insan muamelesi yapan tıp çalışanlarını tenzih ederek söylüyorum.
Özel hastaneler birer otel olmuş. Hastanede, girişte “reception” yazılır mı? Gördüm. Özel hastanelere düştünüz mü her testi, her muayeneyi yapıyorlar. Biri sizi hiç gereği yokken başka bir doktora gönderiyor. Her doktor lüzumlu lüzumsuz testler istiyor. Sonucu ilk gittiğiniz doktor veriyor. Siz bir sürü para harcamış oluyorsunuz bu arada. Özel hastanelerle ilgili çok şikayetler olduğundan ve benim yazdıklarımdan çok daha ağır şeyler gördüğümden burada onlardan çok bahsetmeyeceğim.
Ben devlet hastanesinde kaldım. Orada yeterli sayıda yatak olmadığı gerekçesiyle beni bir özel hastaneye gönderdiler. Ya ne demek bizim yeterli yoğun bakım ünitemiz yok. Bakın diğer yazdıklarımda isim de vermiştim. Ben ülkenin en çok bilinen ve en donanımlı kalp ve damar cerrahi hastanesinde kaldım. Burada yatağın yeterli olmaması demek zaten filmin başlangıçtan kopuk olduğunu gösteriyor.
Geçmişte anlamıştım işlerin ne kadar karmaşık olduğunu. Geçmişte,
O gün çok işim olduğu için hastane randevusunu sabahın ilk sırasına almıştım. Sabah yedi buçuk gibi oradaydım. Meğer benim aldığım sıra numarası almak için sıraymış. Bir personel beni siz sıra numarası aldınız mı?” deyince uyanmıştım. Girdim kuyruğa elimdeki sıra numarası erken olduğundan bana saat sekiz buçuk gibi muayene olacağıma dair bir başka sıra numarası verdiler. Bekledim. Sıram geldi ama doktor yoktu. Hastane personeline sordum.” Ne zaman muayene başlar” diye. Verdiği cevap beni delirtti. ” Doktor trafikte daha gelmedi, gelince önce yatan hastaları ziyaret eder sonra muayeneye başlar” dedi. Çıldırmak üzereydim ve aynı gün çok önemli bir işim olduğundan belli ki muayene olamayacaktım. Bir başka personele nereye şikayetçi olabileceğimi sordum. Önce gülümsedi sonra tarif etti. Gittiğimde Hasta Hakları Odasında bir personel kahvaltı ediyordu. Karşısındaki masanın boş olduğunu görünce diğer personelin trafikte kaldığını anlamıştım. Şikayetimi söyledim. Ağzında yemekle ne söylediğini anlamasam da şikayetimi bir excel tablosuna yazdı ve ben çıktım. Bir daha beni arayan soran olmadı.
Yani diyeceğim şu ki,
  • -          Personelin önce hastanın insan olduğunu anlaması gerekiyor. Hasta zaten bir sıkıntısı olduğu için karşınızda. Size muhtaç olmasa ne işi var orada.
  • -          Öyle renkli sıra numarası gösteren ekranla sağlıkta devrim yapılmıyor. Önce randevu saatini tutturacaksın. Sonra muayene süresini hastanın işi bitene kadar sürdüreceksin.

  • -          Personelin insani duygular konusunda eğitimli olacak. Burası tapu müdürlüğü değil ki bugün git yarın gel. Hastayı gören her personel “benim işim değil bu iş” demeden hastayla ilgilenecek. Bir insan hastaneye gidiyorsa belli ki sağlığında bir sıkıntı var. Önce hastane personelinin hastayı profesyonel bir işmiş gibi görmesini engellemelisin.
  • -          Kapıdaki güvenlikten hasta bakıcına kadar, Hemşirelerden ambulans şoförüne kadar herkes yaptığı işin insan hayatıyla ilgili bir iş, hatta bir gereklilik olduğunu anlayacak.
  • -          Hastanende yeteri kadar yoğun bakım ünitesi, küvez,mr ekg gibi cihazın olacak.
  • -          Herkes bilinçli bir şekilde eğitilecek. Bu bir zincir ise zincirin tanıdan tedaviye kadar her halkası sağlam olmalıdır.- Ben yoğun bakımdayken fizik tedavi görmem gerektiği eşime söylenmemiş- Benim gibi iyileşme ihtimali az olan hastalar için hasta yakınlarına gereklilikler hakkında hiçbir bilgi verilmemiş.

Bu işler sadece tıp fakültelerinde kalmamalı. Tıp fakültelerinde doktorlar, hemşireler tıbbi eğitimini alsa da, randevuyu aldığın ya da acil servise geldiğin andan itibaren hastanın işi sadece doktorla değil ki. Doktoru – ameliyat değilse- on beş dakika görebilirsin. Sonrası?

Sevgiyle kalın.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere tüm deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan