29 Haziran 2018 Cuma

umut


Umut vermek güzeldir.

Herkese sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
Aşağıdaki yazıyı abonesi olduğum www.engelliler.biz forum sayfasında gördüm ve kendisinden müsaade isteyerek bloğumuzda paylaşıyorum.
Sevgili hasta yakınları,
Hiçbir şey umudunuzu yitirmenize sebep olmasın. Benim başımdan geçene çok benzeyen o kadar çok durum var ki. Tek fark bunları anlatabilecek bir imkânım olması.  
Ben sadece yaşadıklarımı yazdım. Yaklaşık yirmi beş bin okundu. Bana ulaşan yaklaşık üç yüz kişiye olabildiğince hızlı dönüş yaptım.
Amacım sadece hasta yakınlarının birazcık morali yüksek olarak sabırla beklemesi. Elbette her hastanın durumu çok farklı ancak sonuçta her durumda direnmek gerekiyor. İşte bu yazıyı okuyunca umudun hiç tükenmemesi gerektiğini tekrardan anlayacaksınız.
Benzer hikayeler gördüğümde yazanın müsaadesiyle sizlerle paylaşacağım.
Okuyun lütfen
 kopyala-yapıştır ile kelimesi kelimesine aktarıyorum.

Herkese Merhaba.
Annem bundan 3,5 ay önce kalp krizi geçirdi. Bekleme süresince ben de buradaki arkadaşlarımızın başlarından geçenleri satır satır okumuş ve umutlanmak için satır aralarında güzel cümleler aramıştım. Bu mesajı benim durumumda olan arkadaşlara bir umut olması dileğiyle yazıyorum.

Annem 61 yaşında. Uzun yıllardır panik atak hastası. Zaman zaman panik atak krizleri geçirirdi ve bu krizin belirtileri kalp krizine biraz benziyor (Göğüs ağrısı vs.) Mart ayında yine göğüs ağrısı ile uyanmış birkaç saat bu ağrıyı çekmiş, o an evde olan komşuları çok ısrar etmişler ve annemi bir polikliniğe götürmüşler. Annem polikliniğe girer girmez panik atak ağrısının tuttuğunu söylemiş, doktorlar da (nasıl oluyorsa) hiç araştırmadan iğne vurup ilaç yazıp göndermişler annemi. Annem ilaçları eczaneden aldıktan kısa süre sonra arabada (arabayı komşumuz kullanıyor) bayılmış. allahtan bayıldığı yer hastaneye 500 metre mesafede. hemen hastaneye çekmiş arabayı komşumuz.

hastanede 20 dakika kalbini çalıştırmakla uğramışlar en sonunda çalışmış ve hemen koşuyolu kalp hastanesine sevk edilmiş.
Buraya kadar hep miş'li geçmiş zaman eki kullandım çünkü bu olaylar olurken ben bir iş seyahati sebebiyle yurt dışındaydım ve haberim olduğunda anneme kalp masajı yapıyorlardı. Apart topar ilk uçakla istanbul'a döndüm. o seyahat ömrümün en zor seyahati idi.

Hemen ertesi sabah doktoru gördük ve bize anneme 2 stent takıldığını, tıkalı olan 2 damardan birini %100 açtıklarını, diğerine ise risk teşkil etmediği için dokunmadıklarını söyledi. Ancak kalbinin durduğundan çalışana kadar geçen 20 dakikalık sürede beyninin oksijensiz kaldığını, hasarın ne boyutta olduğunu bilmediklerini, ilke 24 ve 48 saatin çok önemli olduğunu ve beklemekten başka çaremiz olmadığını söylediler. ilk tomografinin temiz çıktığını ancak gerçek durumun olaydan 48 saat sonra çekilecek tomografide belli olacağını söylediler.

1 gün daha bekledik. ertesi gün doktor annemin hiçbir ağrılı uyarana cevap vermediğini, muhtemelen beyin ölümünün meydana geldiğini, bu saatten sonra benzer vakalarda kurtulma oranının her 100 hastada 1 hasta olduğunu söyledi. ne kadar yıkıldığımızı söylememe gerek yok sanırım.

bu arada devlet hastanelerinde doktorların ağzından laf almanın ve bir doktora ulaşmanın ne kadar zor olduğunu bilirsiniz. insan bu tip haberler aldıktan sonra bir umut güzel şeyler duymak için başka doktorlarla da konuşmak istiyor ama ne mümkün.

biz de kendi imkanlarımız ile bilgi almaya gayret ettik. o günün akşamı bir yakınımız tanıdığı bir doktora annemin durumunu anlattı, bu doktor da sağ olsun "doktorun dilinden doktor anlar" diyerek hastaneye telefon açıp yoğun bakım doktorundan annemin durumunu öğrendi.

bize söylediği şey şu oldu: "anneniz henüz 61 yaşında, glasgow skoru 7-8 arasında ve yattığı hastane koşuyolu kalp. bu skor normalde bıçak sırtıdır. annenizin için henüz üzülmeyin, yaşama ihtimali söz konusu. hatta aramızda kalsın ama bu yaşta bir hasta glascow 7 ile bu hastaneye girdiyse yürüyerek taburcu olur. doktorlar size mevcut durumu bir iki tık kötü anlatırlar, bir b doktor olarak ben de böyle yapıyorum ve bunu yapmakta haklıyız. ümitli olun"
bu güzel bilgiyi off the record olarak cuma günü akşamı almıştık (olaydan tam 2 gün sonra) ama insan yine de her şeyi kendi doktorundan duymak istiyor. pazartesi günü nöroloğa ulaştık. kendisi annemin bilincinin geldiğini ama solunum cihazından kurtulamadığını bu gidişle bir süre daha bekledikten sonra bir düzelme olmaz ise enfeksiyondan korunmak için annemin boğazını deleceklerini ve artık bakım hatası olacağını söyledi. hayatta olduğuna çok sevindik ve ümit etmeye devam ettik.

aradan geçen 4 gün boyunca her gün doktorları aynı şeyi söylediler. en son perşembe günü (yani kalp krizinden 1 hafta sonra) doktor bu saatten sonra solunumdan çıkmasını beklemiyoruz dedi.

her şey ertesi gün başladı.

saat 11'deki rutin yoğun bakım ziyaret saatinde, en kritik bölümdeki en kritik yatakta bakılan annemle ilgili bilgi almak üzere her zamanki gibi ilk sırada doktor odasına alındım (doktor bilgilendirmesi en kritikten en iyiye doğru yapılırdı ve ben hep ilk girerdim).

doktor "sanki teyzemiz nefes almaya ve takip etmeye başladı, lütfen içeride bol bol konuşun dedi". işte dünyaların benim olduğu an, bir mucize.
i
çeri girdiğimde anneme su içiriyorlardı. annem de çok susadığını söylüyordu, boğazına sokulan tüpün etkisiyle dili yara olmuş ve kurumuş. tabiiki nerede olduğunun farkında değildi. birkaç gün yoğun bakımda tedavisi devam etti ve 25.günün sonunda taburcu olduk. son 1 hafta serviste geçti. bilinci hala yerinde değildi annemin. ziyarete gelenler nasılsın diye sorunca "iyiyiz işte evde oturuyoruz" gibi cevaplar veriyordu. iştahı neredeyse sıfırdı.tüm ilaçlarını aç karnına vermek zorunda kaldık. bütün geçe halüsinasyonlar görüyoru tavana bakara birileriyle konuşuyordu. cevap gelmeyince bağırıyordu. bu halde doktor annemi taburcu etti.

1 hafta evde uykusuz ve sabahlayarak geçen günlerin ardından bir nörologa götürdük annemi. bu arada yataktan biz istedğimizde kalkamıyordu baş dönmesinden. ama tuvalete gitmek için kaltığında normal kalkabiliyordu. bu nedenle hastaneye taşırken çok çok zorlandık. ama gittiğimiz nörolog anneme koşuyolunda verilen kepra isimli ilacı kesti, bir baş dönmesi ilacı verdi ve bu tedavi bizim için milat oldu. annem artık istediği zaman kalkabiliyordu yerinden. 1 hafta sonra baş dönmesi ilacını kestik ve artık kalkıp oturmada hiçbir sorun yaşamamaya başladı.

ellerinde titreme vardı, bu da zaman içinde geçti. kendi çabasının etkisi çok büyük. telefonuyla vakit geçirmesini istedik ellerinin düzelmesi için. çok gayret etti, yemek yapmayı denedi titreyen ellerle. uğraştı gayret etti ve bugün ellerinde hiçbir titreme kalmadı.

çok uzattım farkındayım. bugün annem nasıl durumda diyecek olursanız binlerce kere şükrolsun ki artık yemeğini dahi yapabiliyor. tüm ihtiyaçlarını kendisi karşılayabiliyor. bayramda tatile bile gittik. sadece görmede biraz sorunları var. çift görüyor bazı şeyleri. bir de bilmediği yerlerde yönünü ve yaptıklarını şaşırabiliyor. ama şaşırdıktan sonra her şeyin farkına varıyor ve bir daha yapmıyor. karmaşık şeyleri toparlamakta zorluk çekiyor. ancak bunlar gündelik işlerine engel değil çok şükür ki.
Günde 8 tane ilaç açlıyor. bunların 6sını ömür boyunca alacak. Diger ikisi kalple ilgili degil ve bir sure sonra doktorun biraktirmasini bekliyoruz.

sizlere tavsiyem umudunuzu asla ve asla yitirmeyin. bol bol dua edin. bu süreçte inanın ya da inanmayın, ben duanın gücüne inanmaya başladım. devlet hastanesindeyseniz doktorların söylediğine pek aldırış etmeyin ve dışarıdan bilgi almaya çalışın.

Allah hepinizin hastalarına şifalar versin.
Konu expo_ tarafından değiştirilmiştir (25.06-2018 Saat 22:22 ).

Ahmet Murat Gencal
ahmetgencal@gmail.com

Sevgiyle kalın.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere tüm deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan