Aslında yazılarımda hiç böyle şeyler yazmak istemiyordum.
Ancak kendimi çok kötü hissettiğimden tek sefere mahsus böyle bir yazım olsun
istedim. Aslında bu bir haykırış.
Sağlık sisteminin ne kadar eksik ve karmaşıklıklarla dolu
olduğunu hepimiz farkındayız. Randevu saatinin saçmalığından, ameliyata girecek
hastaya “geç kendine bir yatak bul” denmesinden, hastanelerdeki tıbbi depoların
kilidinin olmamasından ve bir sürü saçmalıktan herkesin haberi var. Yoksa da olur.
Her hastaneye giden hasta ya da hasta yakının başına bunlar gelir. Hele de iyi
bir gözlemciyseniz gözünüze diken gibi batar bunlar.
Benim söylemek istediğim şeyse başka.
Sanatçıların egosu yüksek olur. Ve bu egoyla beslenirler.
Onlar için yaptığı sanat çok insan tarafından anlaşılır ve sevilirse,
alkışlanırsa bu egoyu yükseltir. Ve sanatçı daha fazla beslenir.
Bir sağlıkçının sanatı nedir?
Ne kadar hasta çabucak iyi olursa sağlıkçı çok daha fazla
sevilir ve alkışlanır. Bu egosunun yükselmesine sebep olur ve düzgün beslenen
her canlı gibi daha iyi sonuçlar çıkarır. Normalde olması gereken budur. Ve
tıpla ilgilenen herkes bu hassasiyette olur. Eczacı, hasta bakıcı, ambulans
şoförü, radyolog, fizyoterapisrt, doktor ve hemşireler bu şekilde beslenir ve daha
hızlı ve daha verimli sonuçlar üretir. Kısacası sağlıkçının sanatı hastasıdır.
Normal olan buyken arada kendini bilmezler de oluyor.
Geçmişte bir yoğun bakım hemşiresinin ölmek üzere olan bir
hastayla selfie çektiğini ve ölüme yakın biriyle nasıl dalga geçebildiğini
görmüştük. Herkes çok kınamıştı 19 Ekim 2016 tarihinde İstanbul Haseki Eğitim
Araştırma Hastanesinde gerçekleşen bu olaydan sonra hemşire açılan
soruşturmayla görevden alındı sonra özür diledi. Eminim bu işi artık
yapamıyordur. Ama “ ölüme ramak kala” diye not düşüp çok sanatsal bir iş yapmış
gibi böbürlenen bu kişi şimdi aramızda. Anne babası ile yaşıyor ve mutludur.
Ona yaptığı işi seçerken ne kadar kutsal olduğunu anlatamamış ve evde terbiye
verememiş anne ve babasını kınıyorum ben.
Ardından, daha üzerinden bir yıl geçmeden başka ve daha kötü
bir rezalet daha çıktı. Adapazarı’nda bir özel hastanede yoğun bakımdaki
çaresiz bir insana sigara verip dalga geçen ve buna müsaade edip bir de video
çeken diğerleri çıktı ortaya.
Şimdi ne olacak?
Eminim kınanacak, belki dava açılacak ve belki de meslekten
men edilmeye kadar gidecek bu iş. Ardından ceza bile verilebilir. Büyük ihtimalle
para cezası kesilip toplumdaki hayatlarına dönecekler.
Aslında burada asıl ceza kesilecek kişi çocuklarını bu kadar
vicdansız, ahlaksız yetiştiren anne babalar olmalı. Yoğun bakıma girerken
sigaraları, telefonları falan toplamak çözüm değil. İçeri giren hemşire
eğlenmek isterse çaresiz hastanın fişini çeker ve yine eğlenir. Her şey o
hemşirenin ya da hasta bakıcının terbiyesiyle ve vicdanıyla sınırlı.
Asıl eğitim ailede başlar derler ya. İnsan olmayı anne baba
öğretir çünkü.
Sevgiyle kalın
Gürkan Akman