Komik şeyler.
Işık gördün mü?
Benim kalbimin durduğunu öğrenen
herkes bu soruyu sordu. Öbür tarafa gidip gelmiştim yaJ Haklı insanlar. 52 dakika
içinde kim bilir neler yaşamıştım. Her yakınım ve hikayemi dinleyen herkes bu Soruyu
muhakkak sordu. Gülüp geçiyoruz elbette ama zor tabi benim için de benim
durumumu bilen yakınlarım için de.
Hani “Her canlı ölümü tadacaktır.”
der ya kutsal kitap. Ben o ölümü tatmıştım sanki. Bir şeyler görmüş olmalıydım.
Gidip gelip haber getirmem gerekiyordu J
Bu durumda şunu söylemeliyim. “ışık
falan yok”.
Evet yok öyle bir şey. Bilincim
kapalı olduğundan mı yoksa gerçekten bunun bir uydurma olduğundan mı bilinmez.
Ama yok öyle bir şey. Bunun en güzel açıklaması Cem Yılmaz şovunda var.
Ben zaten hastalandığım günü hiç
hatırlayamıyorum ve ancak yoğun bakımda uyandırıldığımda farkına varmışım ya,
varsa bile hatırlamıyorum. Ama böylesine önemli bir şey olsa hatırlardım
sanırım.
Sen sarhoş musun?
Fiziksel bir bozukluk
olmadığından hasta olduğum anlaşılmıyordu. Saçlarım yeniden uzamış, eski kiloma
dönmüştüm. E alnımda da yazmıyordu ki. “Bu adamın kalbi 52 dakika durdu. Beyne oksijen
gitmediğinden konuşması sıkıntılı.”
Tarlabaşı’nda bir yer sordum.
Genç bir çocuktu. Ve oralarda her şey bulunduğundan benim konuşmamı kafam güzel
sanmıştı çocuk.
-
Abi sen ne içtin hiç kokmuyor
dedi. Çok güldüm. Gülmek iyi bir
şey.
Amedeus ilk kullanan olmak.
Bir önceki yazımda yazdığım gibi,
uzun bir fizik tedavi sürecinden sonra dışarı çıkmaya başlamış ve bir özel
hastanede bulunan cihazı kullanmaya gider olmuştuk. Ancak bu cihaz Türkiye’de
tek ve ilk kullanıcısı bendim. Fizyoterapistler kısa bir eğitim görmüş ve hasta
kayıtlarında hep yalan hesaplar açılmıştı. İlk gerçek kayıt bendim. Aslında o
makinenin yegane kullanıcısı da bendim.
Uzun bir uğraştan sonra
fizyoterapistin ve benim gayretimle çözdük cihazı. Basit, oyun yüklü ve
kullanımı çok zor olmayan bir cihazdı. Toplama bir bilgisayar, alakasız bir
klavye ve çok da makinaya uymayan bir
ekran. Özünde bir bilgisayar programı ve oyunları sadece parmaklarınıza
yapıştırdığınız mıknatıslar sayesinde oynuyorsunuz. Ancak ben mükemmeliyetçi
biri olduğumdan makinayı sorgulamaya başlamıştım.
Arkadaş milyon lira ile para
sayılmış bit cihaz, dandik bir bilgisayar seti – belli ki hastanenin eski
bilgisayarlarından toparlanmış- ve Bayrampaşa’da herhangi bir tornacı ustasına
yaptırılmış kalitede bir işçilik. Oldum olası kızarım alınan paranın hakkını
veremeyenlere.
Bir gün yine seanstayken bir
firma yetkilisi geldi. Belli ki çağırmışlar. Adama içimi döktüm. Rahatladım ama
inanın ben oraya gidip geldiğim sürede hiçbir değişiklik olmadı. Yara bantından
bozma bir bant vardı. Almanlar bu işi böyle yapmaz belli ki bunları akşam evde
firma sahibi kendi kesmiş, ve hatta kesememiş.
Robotun kullanımını umarım
öğrenmişlerdir ve birilerine faydalı oluyordur. Ama ilk kullanıcı olmanın
verdiği sıkıntı büyüktü.
Fizik tedavi doktorunun hasta
olduğumu anlamaması.
Hala çare arıyoruz ya. Bir
doktora gittik. Ama aradığımız doktor değil ve yanlış yerden randevu almışız.
Randevu aldığımız bölüm Fizik Tedavi.
Sıramız geldiğinde girdik içeri
ve durumu anlattık. Doktor hemiplejiyi anlamadı. Beni evirdi çevirdi ama kusur
göremedi. Sağ elim hala iş görmez oysa. Artık nasıl bir fizik tedavi gördüysem
fizik tedavi doktoru bile anlayamadı. Her gittiğim doktora epikriz raporunu gösteriyordum.
Okuyan tüm doktorlar çok şaşırıyordu ama o bir başka şaşırmıştı.
Sevgiyle kalın.
Bana
ulaşmak isterseniz, hasta yakınlarının ve hastaların neler hissettiği
sorarsanız ve biraz morale ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu
takip ederseniz sizlere tüm deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya
hesaplarınızda paylaşırsanız pek çok insana moral verebilir.
Herkese
acil şifalar. Dilerim.
Gürkan