Yoğun bakımda hasta acı çeker mi ?
Eğer beyin tamamen ölmüşse bence acı çekmez.
Ancak ben, yani beyni tam hasar almamış ben, kendime geldiğimde acı çekmeye
başlamıştım. Bunu hissediyordum.
Fiziksel acı;
Özellikle yatakta oynatılırken, örneğin
çarşaflar değiştirilirken sağa sola döndürüldüğümde, başım savrulduğumda oldukça
sarsılıyordum. Hasta bakıcıların umursamazlığından mı bilinmez, oldukça
sıkıntılıydım. Sonrasında bir rahatlama oluyordu elbette.
Ama şu aspirasyon. Evet o canımı çok
acıtıyordu. Bilmem yoğun bakımdaki hasta bakıcıların elinin ağır olmasından
bilmem iyileşme sürecimin gerçekleştirdiğim hastanedeki hemşirelerinin elinin
hafifliğinden mi bilinmez, Sonrasında ben bu duruma alıştım sanki.
Bir diğer acı da hareketsiz olmanın getirdiği
yorgunluk. Evet yanlış yazmadım, yorgunluk. Dümdüz yatan bir hastanın üstündeki
örtü bile ağır geliyor. Üstümde bir araba varmış gibi hissediyordum. Ayaklarım
yatmaktan dümdüz olduğundan mıdır bilinmez ama yorganımı sürekli atmaya
çalışıyormuşum. Bir de sıkı terleme. O benim en büyük derdimdi.
Bir de yatak yaraları var. Bende hiç olmamıştı
ama bilinci yarı açık hastaların bundan çok muzdarip olduğunu düşünüyorum.
Olsaydı acı çekerdim sanırım.
Psikolojik acı;
Bu bilinci yarı açık olanın çekebileceği en
büyük acı. Örneğin ben her gözümü açtığımda yanımdaki yatakta yatan hastanın
değiştiğini görüyordum. Bu şu demek, hasta ex. Götürüp yerine yenisini
getiriyorlar. Ben yatak çarşaflarını değiştiren hastabakıcılardan duyuyordum.
Yanı başınızda yatan hasta siz gözlerinizi kapadığınızda yok. Bu oldukça moral
bozucu bir durum. Ve yoğun bakıma gelen bilinci açık diğer hastalar. İki yatak
ötenizde yatan hasta ameliyattan yeni çıkmış. Bilinçsizce bağırıyor. Bunun için
kimse bir şey yapamaz elbette. Ama bu da sizin moralinizi bozan son derece kötü
bir durum.
Ve gelelim başınızda geyik muhabbeti yapan
hastabakıcılara. Telefonunda müzik açan mı istersin. Temizlik yaparken şarkı
söyleyen mi istersin. Yoğun bakıma yeni hasta getirenlerin içeride gördükleri
meslektaşlarıyla şakalaşanlar mı istersin. Orada her şey var. Onlara göre hasta
duymuyor ya, rahatlar tabi.
En büyük acım da vermeye çalıştığım mesajların
algılanamaması oldu sanırım. Sol elime tutturdukları topu atıyordum bir
sıkıntım olduğunda. Baktım farketmiyorlar yine atıyordum. Terliyorum, bakın
bana. Ama nafile. En sonunda trakeostomiye takılı olan hava hortumunu çıkarmayı
öğrenmiştim. Ekranlarından göründüğü zaman hemen biri geliyor ve fırça atmaya
başlıyordu. Takıp giderse yeniden çıkarıyordum. Anlasanıza “ bir derdim var”.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta yakınlarının ve
hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale ihtiyacınız olursa bana
mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere tüm deneyimlerimi
paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız pek çok insana
moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan