Hasta nakil ambulansında hissettiklerim.
Ve o gün geldi. Beni bir hasta nakil ambulansına koyup İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon
Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürmek üzere yola çıkardılar.
Ambulansa yüklediklerinde eşim ön koltuğa oturmuş ve beni
hasta bakıcı ile arkaya yerleştirmişlerdi. Yani ambulans kabininde sadece hasta
bakıcı vardı. Kapıyı kapattılar ve yola çıktık. İlk frende ben sedyeyle
birlikte kapıya kadar sürüklendim. Ayağım kapıya yaslandı. Ayağım balerin ayağı
gibi kaldığından eğilip bükülemiyordu. Sedyeyle kapıya yaslandık. Ayağım
sedyenin dışında kalmıştı. Sedye mi küçüktü ben mi dikkatsizce
yerleştirilmiştim bilemiyorum. Nasıl olduysa oldu. İşin kötüsü hasta bakıcı
fark etmedi. O zaten yol boyunca kendi havasında telefonunu kurcaladı durdu.
“yapma kardeşim, hasta var” diyemedim. Canım yanıyordu, terlemiştim ama fark
edilmiyordu bütün bunlar. Oldukça sıcaktı kabin içi ya da bana öyle geliyordu.
Ve İşin en kötü tarafı ambulans şoförünün yolu bilmemesiymiş
meğer. Rotayı paylaştığım otomobille otuz-otuz iki dakika, toplu taşıma ile bir saatte
gidilebilen yolu tam bir saat 40 dakikada bulabilmişler. Evet yanlış değil
ambulansla en fazla on beş dakikada gidilebilecek yolu o kadar zamanda
gidebilmişler. Bu durumda insan sormaz mı?
-
Ambulans şoförü alırken güzergâh bilgisi
incelenmez mi?
-
Hadi diyelim ki yolu bilmiyordu, ambulansın bir
navigasyonu bile yok mu?
-
Acaba bunlar hiç mi kontrol edilmiyorlar?
Soracak soru var da daha fazlasına gerek yok bu bile yeter
bence.
Ayağım kapıya dayalı ve ben sürekli terliyorum. Hasta bakıcı
arada bir bana bakıp oksijen maskemi kontrol ediyor ama anlamıyor sıkıntımı.
Normalde de terlerim. Ama hem canım acıyordu hem de Ambulansta bir sedyede
yatmak gerçekten çok sıkıntılı.
Ve ambulansın siren sesi.
O çok kötü bir şeymiş. Araba kullanırken duyuyordum ve canım yanıyordu
babamın ölümünden dolayı. Ve bu sese zaten tahammül edemezdim. Ancak sedyede
sen yatarken, siren senin için çalıyorsa çok daha kötüymüş. Ambulans
şoförlerinin insan psikolojisini biraz bilmesi gerekiyor bence. Özellikle
bilinci açık ve hasta nakli yapanlar bence bu konuda bilgilendirilmeli.
Özellikle alt geçit ve tünel gibi yerlerde sireni açmayın lütfen. Şu yol istemek için kullanılan kısa ikaz sesi
yeterli anlayana. Tünellerden geçerken çalan siren en az beş kat fazla
duyuluyor. Hastanın canı bu durumdan çok yanıyor, bilesiniz.
Hastaneye geldiğimiz belli oldu durunca. E am kapı açılmadı.
Bekle bekle 20 dakika sonra hastanenin hasta bakıcıları geldi ve çıkarıldık.
Yaklaşık 2 saat sonra hava vurdu yüzüme. Sonra hastanede bekletildim ve geri
götürüldüm. Giderken uyumuşum ve ayağım kapıya denk gelmemiş belli ki.
Hissetmediğimden O kısmı hakkında yazamayacağım. Bir sonraki yazımda hastanede
nasıl ve ne kadar bekletildiğimi ve sonrasını yazacağım.
Dileğim, kimse ambulansa muhtaç kalmasın.
Sevgiyle kalın.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta
yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale
ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere tüm
deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız
pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan