16 Ağustos 2017 Çarşamba

Evde fizik tedavi.

Evde fizik tedavi.
Hiç ara vermeden fizik tedaviye devam ettik. Hastanedeki fizik tedavi uzmanım Nihat Dağ her sabah eve geldi. Hiç üşenmeden sabah altı gibi evinden çıkıp saat yedide bizde oluyordu. Hastanedeki görevine devam ettiğinden böyle bir saat ayarlaması yapabilmiştik. Sabah saat yedide başlayan fizik tedavi saat dokuza kadar sürüyordu.
Tam iki saat boyunca çekme, germe, yürüme, el kol çalışma sürdü. Günlerce, haftalarca hatta aylarca.
Acılı ve ağrılı geçen zamanlardı. Her sabah uyandığımda Nihat Bey geliyor ve günaydın faslından sonra başlıyordu ayaklarımı çekiştirmeye.
On kere sağ bacak on kere sol bacak hem eğiliyor hem bükülüyor hem çekiştiriliyordu. Canım acıyordu elbette ama yapacak bir şey yok. Sonra sağ kolum. Ters çevriliyordu. Yine canım acıyordu ama direniyordum. Bazen gözümden yaş gelene kadar sürüyordu.
Sonra hadi koridorda yürüme çalışması.
Ardından masaya koyduğumuz havlunun üstünde el çalışması. Kolumu, elimi, bileğimi sürekli esnek hale getirmeye çalışıyorduk.
Fizik tedavide iyileşmesi en zor olan bölüm parmaklarmış. Şöyle bir gerçeklik var. Örneğin kolunuzda üç eklem var. Omuz, dirsek ve bilek. Bunlar halloldu. Ama sadece bir elimizde on beş eklem var. Onun iyileşmesi oldukça zor. Çok uğraştık. Ne alet edevatlar aldık ama olmadı. Elim iyileşmedi hala. Sağ parmaklarımda sorun var.
Sol elimi kullanmaya başladım. Sağ elimle poşet taşıyabiliyorum ama sağ elimle kalem tutamıyorum hala. Tıpkı Nihat beyin dediği gibi;
-          Gürkan Bey, parmaklara gerekli özeni göstermezsek bu el sadece poşet taşımaya yarar.
demişti. Öyle oldu. Şu an maalesef sadece poşet taşımaya yarıyor.
Burada fizyoterapistin önemi ortaya çıkıyor.
Nihat Bey benim hem dostum oldu hem psikolojik danışmanım oldu. Onun dediği her şey doğru çıktı. Yarım konuşmamla beni dinledi, anlamaya çalıştı, tavsiyelerde bulundu. Her dediğini yapmaya çalıştım. Elimden geldiğince dediklerini denedim. Sağ elimin dışında düzelmeyen hiçbir yerim kalmadı. Sanırım biraz bıkkınlık geldiğinden sağ elime gerekli özeni gösteremedim belki. Belki de bu kadar düzelebilecekmiş. Bilemiyorum. Saatlerce çeşitli oyuncaklar tutmaya çalıştım. Aldığımız tahta oyuncaklar vardı. Parmaklarımın gelişebilmesi için. Onlarla oynadım. Yazı yazmaya çalıştım. Gitar çalmaya çalıştım. Fizik tedavi için alınan bir Elektroterapi aletini günde birkaç kez bağlıyordum. Ama olmadı.
Önce adım atmaya çalıştım. Sonralarda adım atmanın bir ötesinde ayaklarımı aynı hizada tutup yürümeye çalıştım. Sonra geri geri. Her gün iyiye gidiyordu. Bir süre sonra koridorda gözlerim kapalı ileri ve geri adım atmaya başladım. Sonrasında ayaklarımı diğerinin arkasına atarak gözler kapalı adım atabilir olmuştum. Ayağa kalktıktan bir süre sonra evdeki fizik tedavi iyi gelmişti.
Ve her gün evde uğraşıp durduk.
Bu arada artık kısa mesafe yürüyebilir olmuştum. Dışarı çıkabiliyor ve sokakta yürüyebiliyordum artık. Önceleri evimizin yüz metre ötesindeki kafede çay içmeye gittik. Zorlanıyordum ama başarabiliyordum. Her sabah Nihat Bey’e önceki gün ne yapabildiğimi anlatıyordum. Bu hem ona hem bana moral veriyordu. Dedim ya; “Nihat benim hem dostum hem fizyoterapistim hem psikoterapistim oldu” diye. Ona anlatabilmek iyi geliyordu. Çok konuşamasam da derdimi anlıyordu. Her dediğim anlaşılamasa anlama çalışıyordu.
Bir gün arkadaşım Türkan ve Özgür  geldiler ziyaretime. Dışarı çıkmayı teklif ettiler. Biraz tedirgin olmuştuk . Hani Neil Amstrong'un aya ilk adımında söylediği cümleler, “aslında insan için ufak insanlık için büyük bir adım” tam tersi, benim için çok büyük bir adımdı.
Beraber Karaköy Kahvesi’ne gittik. Harika bir gündü. Hem dışarıya ilk çıkışım, hem en sevdiğim ve hayalini kurduğum yere gidişim, hem de dostlarımla beraber.
Tabi sabah Nihat Bey’e bunu söylemek ilk işim oldu. Büyük bir keyifle. Artık dışarıya çıkabilmeye başlamıştım başlamasına da hala her sabah sürüyordu fizik tedavi. Yine git-gel adım at, ayaklarını çapraz yap.
Acılı ve zor bir süreç. Hiç kimseni bunları yaşamasını istemiyorum. Ama eğer mecbursanız yapın, yaptırın. Küçücük bir umut bile olsa, dışarıya çıkıp yürüyebilmek çok zor diye görünse de muhakkak uygulayın bu tedaviyi. Sonu iyi oluyormuş. Denedim ve gördüm.
Sevgiyle kalın.
Bana ulaşmak isterseniz, hasta yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve biraz morale ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip ederseniz sizlere tüm deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya hesaplarınızda paylaşırsanız pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil şifalar. Dilerim.
Gürkan