Evde fizik tedavi.
Hiç ara vermeden fizik tedaviye devam ettik. Hastanedeki
fizik tedavi uzmanım Nihat Dağ her sabah eve geldi. Hiç üşenmeden sabah altı
gibi evinden çıkıp saat yedide bizde oluyordu. Hastanedeki görevine devam
ettiğinden böyle bir saat ayarlaması yapabilmiştik. Sabah saat yedide başlayan
fizik tedavi saat dokuza kadar sürüyordu.
Tam iki saat boyunca çekme, germe, yürüme, el kol çalışma
sürdü. Günlerce, haftalarca hatta aylarca.
Acılı ve ağrılı geçen zamanlardı. Her sabah uyandığımda Nihat
Bey geliyor ve günaydın faslından sonra başlıyordu ayaklarımı çekiştirmeye.
On kere sağ bacak on kere sol bacak hem eğiliyor hem bükülüyor
hem çekiştiriliyordu. Canım acıyordu elbette ama yapacak bir şey yok. Sonra sağ
kolum. Ters çevriliyordu. Yine canım acıyordu ama direniyordum. Bazen gözümden
yaş gelene kadar sürüyordu.
Sonra hadi koridorda yürüme çalışması.
Ardından masaya koyduğumuz havlunun üstünde el çalışması. Kolumu,
elimi, bileğimi sürekli esnek hale getirmeye çalışıyorduk.
Fizik tedavide iyileşmesi en zor olan bölüm parmaklarmış.
Şöyle bir gerçeklik var. Örneğin kolunuzda üç eklem var. Omuz, dirsek ve bilek.
Bunlar halloldu. Ama sadece bir elimizde on beş eklem var. Onun iyileşmesi
oldukça zor. Çok uğraştık. Ne alet edevatlar aldık ama olmadı. Elim iyileşmedi
hala. Sağ parmaklarımda sorun var.
Sol elimi kullanmaya başladım. Sağ elimle poşet
taşıyabiliyorum ama sağ elimle kalem tutamıyorum hala. Tıpkı Nihat beyin dediği
gibi;
-
Gürkan Bey, parmaklara gerekli özeni
göstermezsek bu el sadece poşet taşımaya yarar.
demişti. Öyle oldu. Şu an maalesef sadece poşet taşımaya
yarıyor.
Burada fizyoterapistin önemi ortaya çıkıyor.
Nihat Bey benim hem dostum oldu hem psikolojik danışmanım
oldu. Onun dediği her şey doğru çıktı. Yarım konuşmamla beni dinledi, anlamaya
çalıştı, tavsiyelerde bulundu. Her dediğini yapmaya çalıştım. Elimden geldiğince
dediklerini denedim. Sağ elimin dışında düzelmeyen hiçbir yerim kalmadı.
Sanırım biraz bıkkınlık geldiğinden sağ elime gerekli özeni gösteremedim belki.
Belki de bu kadar düzelebilecekmiş. Bilemiyorum. Saatlerce çeşitli oyuncaklar
tutmaya çalıştım. Aldığımız tahta oyuncaklar vardı. Parmaklarımın gelişebilmesi
için. Onlarla oynadım. Yazı yazmaya çalıştım. Gitar çalmaya çalıştım. Fizik
tedavi için alınan bir Elektroterapi aletini günde birkaç kez bağlıyordum. Ama
olmadı.
Önce adım atmaya çalıştım. Sonralarda adım atmanın bir
ötesinde ayaklarımı aynı hizada tutup yürümeye çalıştım. Sonra geri geri. Her
gün iyiye gidiyordu. Bir süre sonra koridorda gözlerim kapalı ileri ve geri
adım atmaya başladım. Sonrasında ayaklarımı diğerinin arkasına atarak gözler
kapalı adım atabilir olmuştum. Ayağa kalktıktan bir süre sonra evdeki fizik
tedavi iyi gelmişti.
Ve her gün evde uğraşıp durduk.
Bu arada artık kısa mesafe yürüyebilir olmuştum. Dışarı
çıkabiliyor ve sokakta yürüyebiliyordum artık. Önceleri evimizin yüz metre
ötesindeki kafede çay içmeye gittik. Zorlanıyordum ama başarabiliyordum. Her
sabah Nihat Bey’e önceki gün ne yapabildiğimi anlatıyordum. Bu hem ona hem bana
moral veriyordu. Dedim ya; “Nihat benim hem dostum hem fizyoterapistim hem
psikoterapistim oldu” diye. Ona anlatabilmek iyi geliyordu. Çok konuşamasam da
derdimi anlıyordu. Her dediğim anlaşılamasa anlama çalışıyordu.
Bir gün arkadaşım Türkan ve Özgür geldiler ziyaretime. Dışarı çıkmayı teklif
ettiler. Biraz tedirgin olmuştuk . Hani Neil Amstrong'un aya ilk adımında
söylediği cümleler, “aslında insan için ufak insanlık için büyük bir adım” tam
tersi, benim için çok büyük bir adımdı.
Beraber Karaköy Kahvesi’ne
gittik. Harika bir gündü. Hem dışarıya ilk çıkışım, hem en sevdiğim ve hayalini
kurduğum yere gidişim, hem de dostlarımla beraber.
Tabi sabah Nihat Bey’e bunu söylemek ilk işim oldu. Büyük
bir keyifle. Artık dışarıya çıkabilmeye başlamıştım başlamasına da hala her
sabah sürüyordu fizik tedavi. Yine git-gel adım at, ayaklarını çapraz yap.
Acılı ve zor bir süreç. Hiç kimseni bunları yaşamasını
istemiyorum. Ama eğer mecbursanız yapın, yaptırın. Küçücük bir umut bile olsa,
dışarıya çıkıp yürüyebilmek çok zor diye görünse de muhakkak uygulayın bu
tedaviyi. Sonu iyi oluyormuş. Denedim ve gördüm.
Sevgiyle kalın.
Bana
ulaşmak isterseniz, hasta yakınlarının ve hastaların neler hissettiği
sorarsanız ve biraz morale ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu
takip ederseniz sizlere tüm deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya
hesaplarınızda paylaşırsanız pek çok insana moral verebilir.
Herkese
acil şifalar. Dilerim.
Gürkan