Hastalıktan neler öğrendim.
Hastalığın iyisi kötüsü olmaz.
Hastalık hastalıktır. Her hastalık hem hasta için hem de
sevenler için zormuş. Bu işin en can alıcı kısmı. Hele hele uzun soluklu bir
durumsa iyice zormuş. Hasta da hasta yakınları da bu anlarda koluna girecek
birilerini bekliyor.
Devletin sağlık sistemi çökmüş.
Maalesef şatafatlı açılışlarla bol bol hastane açsak da, her
hastaneye yakışıklı bir tabela asılsa da bu işler gösterişle olmuyor.
Apartmandan bozma üniversitelerde eğitim almış ya da yurt dışında parayı basıp
uzmanlığını almış doktorlar değil, bize mesleğini insanlığa hizmet olarak gören
tıpçılar gerek. İşini çok iyi yapan ve insana insan muamelesi yapan tıp
çalışanlarını tenzih ederek söylüyorum.
Özel hastaneler birer otel olmuş. Hastanede, girişte “reception”
yazılır mı? Gördüm. Özel hastanelere düştünüz mü her testi, her muayeneyi
yapıyorlar. Biri sizi hiç gereği yokken başka bir doktora gönderiyor. Her
doktor lüzumlu lüzumsuz testler istiyor. Sonucu ilk gittiğiniz doktor veriyor.
Siz bir sürü para harcamış oluyorsunuz bu arada. Özel hastanelerle ilgili çok
şikayetler olduğundan ve benim yazdıklarımdan çok daha ağır şeyler gördüğümden
burada onlardan çok bahsetmeyeceğim.
Ben devlet hastanesinde kaldım. Orada yeterli sayıda yatak
olmadığı gerekçesiyle beni bir özel hastaneye gönderdiler. Ya ne demek bizim
yeterli yoğun bakım ünitemiz yok. Bakın diğer yazdıklarımda isim de vermiştim.
Ben ülkenin en çok bilinen ve en donanımlı kalp ve damar cerrahi hastanesinde
kaldım. Burada yatağın yeterli olmaması demek zaten filmin başlangıçtan kopuk
olduğunu gösteriyor.
Geçmişte anlamıştım işlerin ne kadar karmaşık olduğunu.
Geçmişte,
O gün çok işim olduğu
için hastane randevusunu sabahın ilk sırasına almıştım. Sabah yedi buçuk gibi
oradaydım. Meğer benim aldığım sıra numarası almak için sıraymış. Bir personel
beni siz sıra numarası aldınız mı?” deyince uyanmıştım. Girdim kuyruğa elimdeki
sıra numarası erken olduğundan bana saat sekiz buçuk gibi muayene olacağıma
dair bir başka sıra numarası verdiler. Bekledim. Sıram geldi ama doktor yoktu.
Hastane personeline sordum.” Ne zaman muayene başlar” diye. Verdiği cevap beni
delirtti. ” Doktor trafikte daha gelmedi, gelince önce yatan hastaları ziyaret
eder sonra muayeneye başlar” dedi. Çıldırmak üzereydim ve aynı gün çok önemli
bir işim olduğundan belli ki muayene olamayacaktım. Bir başka personele nereye
şikayetçi olabileceğimi sordum. Önce gülümsedi sonra tarif etti. Gittiğimde
Hasta Hakları Odasında bir personel kahvaltı ediyordu. Karşısındaki masanın boş
olduğunu görünce diğer personelin trafikte kaldığını anlamıştım. Şikayetimi
söyledim. Ağzında yemekle ne söylediğini anlamasam da şikayetimi bir excel
tablosuna yazdı ve ben çıktım. Bir daha beni arayan soran olmadı.
Yani diyeceğim şu ki,
- - Personelin önce hastanın insan olduğunu anlaması gerekiyor. Hasta zaten bir sıkıntısı olduğu için karşınızda. Size muhtaç olmasa ne işi var orada.
- - Öyle renkli sıra numarası gösteren ekranla sağlıkta devrim yapılmıyor. Önce randevu saatini tutturacaksın. Sonra muayene süresini hastanın işi bitene kadar sürdüreceksin.
- - Personelin insani duygular konusunda eğitimli olacak. Burası tapu müdürlüğü değil ki bugün git yarın gel. Hastayı gören her personel “benim işim değil bu iş” demeden hastayla ilgilenecek. Bir insan hastaneye gidiyorsa belli ki sağlığında bir sıkıntı var. Önce hastane personelinin hastayı profesyonel bir işmiş gibi görmesini engellemelisin.
- - Kapıdaki güvenlikten hasta bakıcına kadar, Hemşirelerden ambulans şoförüne kadar herkes yaptığı işin insan hayatıyla ilgili bir iş, hatta bir gereklilik olduğunu anlayacak.
- - Hastanende yeteri kadar yoğun bakım ünitesi, küvez,mr ekg gibi cihazın olacak.
- - Herkes bilinçli bir şekilde eğitilecek. Bu bir zincir ise zincirin tanıdan tedaviye kadar her halkası sağlam olmalıdır.- Ben yoğun bakımdayken fizik tedavi görmem gerektiği eşime söylenmemiş- Benim gibi iyileşme ihtimali az olan hastalar için hasta yakınlarına gereklilikler hakkında hiçbir bilgi verilmemiş.
Bu işler sadece tıp
fakültelerinde kalmamalı. Tıp fakültelerinde doktorlar, hemşireler tıbbi eğitimini
alsa da, randevuyu aldığın ya da acil servise geldiğin andan itibaren hastanın
işi sadece doktorla değil ki. Doktoru – ameliyat değilse- on beş dakika
görebilirsin. Sonrası?
Sevgiyle kalın.
Bana ulaşmak
isterseniz, hasta yakınlarının ve hastaların neler hissettiği sorarsanız ve
biraz morale ihtiyacınız olursa bana mail ile ulaşabilirsiniz.
Bloğumu takip
ederseniz sizlere tüm deneyimlerimi paylaşacağım. Ve eğer sosyal medya
hesaplarınızda paylaşırsanız pek çok insana moral verebilir.
Herkese acil
şifalar. Dilerim.
Gürkan